İstanbul Ticaret Odası Kuyumculuk Komitesi Başkanı ve Meclis Başkanlık Divanı Üyesi Ercan Özboyacı, Istanbul Jewelry Show öncesinde kuyumculuk ve mücevherat sektörünün gündemindeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Özboyacı, 6.000 Dolar seviyesine kadar çıkan farkların, sektörel kurumların birlikte hareket ederek yaptığı çalışmalar neticesinde 1.500 Dolar seviyesine kadar gerilemesi ve ihracatçıların bankalardan altın temini konusunda rahatlamalarının fuara da olumlu katkı yapacağının altını çizdi.

- Istanbul Jewelry Show artık dünyanın önemli fuarlarından biri olarak kabul ediliyor. Sektörümüz için de çok önemli. Fuarla ilgili neler söylemek istersiniz?
- Mart fuarı dünyada marka olmuş bir fuar. Ramazan ayına denk gelmesi sebebiyle bu sene Nisan ayında yapılmasına karar verildi. Doğru bir karar. Ben iyi geçeceğine inanıyorum. Görüştüğümüz firmaların çoğu fuara yeni koleksiyonlarla hazırlanıyorlar. Ciddi bir hazırlık var. Mücevher İhracatçıları Birliği de iyi hazırlandı. Başarılı geçeceğine inandığım bir satın alma heyeti organize ediyorlar. Pandemiden beri gala geceleri sekteye uğramıştı. Şimdi bu yıl gala gecesi de organize edilecek. Gala geceleri misafirleri ağırlama noktasında sektöre bir renk getiriyor.
- Ekonomi yönetimi, cari açıkla mücadele amacıyla bir takım önlemler aldı. Bu önlemlerden biri de altın ithalatına kota getirilmesi oldu. Fuar öncesinde bu konudaki son durum nedir?
- Aşağı yukarı neredeyse bir yıldır mücadele ettiğimiz, altın ithalatına kota getirilmesi sonrasında hammaddeye ulaşımda yaşanan sıkıntı, fuarın öncesinde de en çok konuşulan konulardan biri. Firmalarımızın fuarda alacakları siparişleri nasıl üretip teslim edecekleri noktasında endişheleri var. Bununla alakalı olarak sektörel kurumlarla beraber defalarca Ankara ziyareti gerçekleştirdik. Her ziyarette de biz bunu gerektiği şekilde muhataplarımıza anlattık.
Sektörümüzün şunu bilmesini isterim; İTO çatısı altında 81 meslek komitesi var. Meclis başkanlık divanında görev aldığım için de bütün komitelerle istişare etme fırsatımız oluyor. Özellikle ithalata dayalı bütün sektörlerde buna benzer problemler var. Cari açığa negatif etki eden bütün sektörlere karşı tedbirler uygulanıyor. Şunu çok net ifade edebilirim ki; Bizim sektör kadar bakanlara, müsteşarlara, bürokratlara, daire başkanlarına hızlı ve rahat ulaşabilen başka bir sektör yok. Biz bu konuda gerçekten şanslıyız. Muhataplarımız da bizi ciddiye alıyorlar, dinliyorlar. Bu gelinen süreçte bir çok iyileştirmeler oldu. Kaldı ki geçtiğimiz gün Ticaret Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü tarafından ‘’İşlenmemiş Altın İthalatı’’ konulu yapılan açıklama, Ankara’da yapılan görüşmeler neticesinde ortaya çıkan olumlu gelişmelerden biridir. İhracatçıya sağlanan kolaylıklarla farklar yavaş yavaş daha da inecek. Yapılan bu çalışmalar sayesinde farkların 1500 dolara kadar gerilemesi ve bankalardan +10 fark ile altın temin edilebilmesi ihracatçımızı önemli ölçüde rahatlattı.
En son Ankara’ya gittiğimizde biz istanbul Ticaret Odası olarak talebimizin kotanın tamamen kaldırılması olduğunu dile getiridk. Ben orada da sordum ‘’Bu kotayı koyarak ne kadar hedefleri oluşabildi acaba? Bu kota fikrine gündeme getirenler hedeflerine ulaşabildi mi? Ne kadar faydası oldu?’’. Evet, belki altın ithalatı azaldı ama bu farklarla da bizim döviz rezervlerimizde de muhtemelen azalmaya sebep oldu. Dolayısıyla bu bu kararın çok hızlıca gözden geçirilmesi ve kotanın tamamen kaldırılması gerekiyor.

Bir taraftan ihracatımız kötü etkilenirken, diğer taraftan da iç piyasadaki altın yatırımcısı da kötü etkileniyor. Ankara’daki toplantılarda bu konuyu da dile getirdim. Türkiye’de 35.000 tane kuyumcu var. Bu meslektaşlarımızdan alışveriş yapan yerli yatırımcılarımız, müşterilerimiz var. Onu da bırakın bavul ticareti dediğimiz, gelip dükkanlardan alışveriş yapan müşteri kitlemiz de var. Bunlar da altına kiloda 3.000 $ - 5.000 $ fazla farkla eriştiğinde, yarın bu farklar yok olduğunda ciddi bir zarara uğrayacaklar. Bu zarar da insanların altın tasarrufuna olan alışkanlığını kötü etkileyecek. Bunu her zaman dile getiriyorum. Belki bugünkü konjonktürde altın talebi kısılabilir ama türk milletinin altına olan talebi ya da tasarrufu bu ülkenin zararına bir şey değil. Yani biz çok pahalı bir çantaya binlerce dolar ödendiğini duyuyoruz. Cep telefonunda binlerce dolar ödendiğini duyuyoruz. Ya da işte modeli 2-3 senede eskiyecek bir otomobile 100 binlerce eurolar ödendiğini duyuyoruz. Bunların hiçbirinin bir geri dönüşü yok. Ama altın bu ülkenin bir rezervi olarak yine bu ülkede kalıyor.
Gittiğimiz her yerde sağ olsun Burak Yakın bu konuda kolektif çalışıyor. Kendisini bu vizyonundan dolayı tebrik ediyorum. Her gittiği toplantıda mutlaka diğer STK’ların da temsilcilerinin de orada olmasını bir şekilde sağlıyor. Yine ayrıca da büyük ihracatçı ya da atölyeci gümrük müşavirlerini de o toplantıya katılmasını sağlayarak, orada nasıl bir mücadele edildiğinin bir şekilde fotoğrafını çekilmesini sağlıyor. Bizler, bütün sektörel kurumlar el birliğiyle yılmadan, bıkmadan, sektörün yaşadığı sorunları dile getirip bu kota kalkana kadar mücadele etmemiz gerekiyor.
- İstanbul Ticaret Odası’nda şimdiye kadar görmediğimiz geniş bir katılımla MASAK Bilgilendirme Toplantısı gerçekleştirildi. Konu ile ilgili detayları sizden öğrenebilir miyiz?
- Masak konusu da çok kapsamlı bir konu. Yani masak sadece bizim sektörümüzü mercek altına almadı. Biliyorsunuz Türkiye gri listeden çıkmakla alakalı yaklaşık 3 yıldır çok ciddi bir efor sarf ediyor. Dolayısıyla bu geçtiğimiz 2-3 yıl içinde her sektörden en az 100 firmanın incelenmeye alındığını görüyoruz. Bu incelemeler neticesinde küçük ceza alanlar da çok büyük cezalara maruz kalan firmalar da oldu. Biz bununla alakalı 2 türlü düşünüyoruz. Eğer bir firma gerçekten terörün finansmanı, uyuşturucunun finansmanı ile alakalı bir faaliyet sürdürüyorsa orada zaten bizim bir dahilimiz yok. Ne gerekiyorsa yapılsın. Ama diğer taraftan da usul hataları ile ilgili konu var; Örneğin bir müşteri gelmiş ama kimlik fotokopisi alınmamış ya da başka bir adres bilgisi eksik alınmış. Firmalarımızın hayal edemeyeceği bir noktada bir kötü niyetli olmayan hatasından dolayıcı cezalarla karşılaşmasını da kabul etmiyoruz. Bu noktada MASAK yetkilileriyle yaptığımız görüşmelerde önce bilincin artılmasıyla alakalı faaliyetler yapalım dedik. Geçtiğimiz ay İTO’da bir masak bilgilendirme toplantısı yaptık. Açıkçası bu kadar büyük bir katılım beklemiyordum. Çok da mutluyum böyle bir ilgi olmasından. Fuarın hemen sonrasında MASAK ile ilgili çalışmalara devam edeceğiz.
"MASAK yetkilileriyle yaptığımız görüşmelerde önce bilincin artılmasıyla alakalı faaliyetlerin yapılmasının doğru olacağını düşündük. Bu amaçla, geçtiğimiz ay İTO’da bir bilgilendirme toplantısı yaptık. Açıkçası bu kadar büyük bir katılım beklemiyordum. Kısa süre içinde MASAK bilgilendirme toplantısının yenisini düzenleyeceğiz."
- İTO Kuyumculuk Komitesi olarak sektörel kurumların birlikte hareket etmesine her fırsatta vurgu yapıyorsunuz. Yaşadığımız süreçte kurumlarımız arasında nasıl bir ilişki var?
- Açıkçası ben bu birlikte hareket etme fikrimden çok mutluyum. Özellikle Ankara ile olan ilişkilerde, sektörü temsil eden kurumların aynı dilden konuşuyor olması çok önemli. Orada biz bir masanın etrafında söz aldığımızda birbirimizin aksine konular dile getirdiğimizde zaten karşımızdakiler ‘’Sizin aranızda bir mutabakat yok. Önce gidin aranızda mutabık kalın sonra gelin’’ diyebilirler. Biz buna çok dikkat ediyoruz. Çünkü biz o seyahatlere gitmeden önce de bir şekilde kendi aramızda istişarelerde bulunuyoruz. Önce bir durum tespiti yapıyoruz, ne talep edeceğimizi kendi aramızda mutabık alıyoruz ve o doğrultuda ortak hareket ediyoruz.
- Kuyumculuk meslek liselerine büyük önem veriyorsunuz. Bu konuda hangi çalışmaları ortaya koyuyorsunuz?
- Görev yapacağımız 4 yıllık dönemde en önemli hedeflerimizden biri her yıl bir lisemize bir dokunuş yapmakla alakalı. Malesef ilk seçildiğimiz sene ülkemizde yaşanan deprem felaketi bütün bütçelerin deprem bölgesine kaydırılmasını gerektirdi. Zaten aksi de düşünülemezdi. Dolayısıyla ilk yıl için o tarz destekler biraz sekteye uğradı. Ama hemen akabinde biz Küçükçekmece’deki lisemize verdiğimiz tasarım atölyesi sözünü tutmak için çalışmalara başladık. Bugün tasarım atölyesinin %80 teknik altyapısı tamamlandı. Nisan ayındaki fuardan sonra inşallah hep beraber açılışını yapacağız. Modern son sistem atölyeyi de tasarım atölyesini çocuklarımızın hizmetine sunacağız. Sonra da önümüzdeki yıllarda da diğer okullarımızın ne ihtiyaçları varsa sırayla onlara da gereken desteği vermeye çalışacağız. Firmalar hazır zaten öğrencilerimizi bekliyorlar. Ama en azından oradan çıkan çocuklar da donanımlı olsunlar. Gittikleri yere faydalı olsunlar. Yeni bir şeyler öğrenmekle alakalı vakit kaybetmesinler istiyoruz. Ben o okulları yöneten müdürlerimizi, öğretmenleri, canı gönülden tebrik ediyorum.